Akşama kadar ise Dalyan merkezde Elya ile ilk olarak Green Barda ardından da BC Spa otelin kanal kenarında zaman geçiriyoruz. Geçerken de Dalyan’ın simgesi kaya mezarlarına uzaktan bakıyoruz.
Sahile geldiğimizde, oraya bir başka arabayla gelen Elya’yı çağırıyorum heyecanla. Nedenini anlamıyor. Rusça sesleniyorum ki, başkaları anlamasın, belki bebeklere bu kadar yakından bakabileceği başka bir fırsat olmayacak çünkü. Sevinçten uçuyor. Onun da benim gibi çok sevineceğini bildiğim için özel olarak çağırıyorum elbette.
Sahilde 100’den fazla insan kaplumbağaların salınmasını izlemek için bekliyor. Yakup hocanın töreni izlemek için gelenleri bilgilendirici konuşmasından sonra kameralar çıkıyor ve taburcu olan bu sevimli dostlar stresten uzak, rahat yaşamlarına doğru ilk adımlarını atmaya başlıyorlar.
Denize girdiklerinde bir tanesi ile yakından yüzüyorum.
Ardından bebekleri bırakmak için hazırlanıyorlar. Aslında bebek kaplumbağaların bırakılması bir sürpriz ama ben arabadaki o şanslı rastlantı ile öğrenmiştim ve denizde beraber yüzdüğüm büyük kaplumbağayı çok da uzun takip etmiyorum o sebeple.
Her canlının bebeği daha bir sevimli oluyor. Bebekler yürümeye başladıkça insanlar mutluluk çığlıkları atıyor resmen. Paldır paldır yürüyüşlerini izliyorum arkalarından, ta ki hepsi suya girene kadar.
Ardından anadalu ajansından bir gazeteci yazılı ve görsel basın için röportaj vermemi talep ediyor ve projemiz ve tatilim hakkında konuşmak için yine kamera karşısına geçiyorum.
Dönüşte de günün anlam ve önemine layık olarak caretta caretta restorana gidiyoruz. Güzel manzarası eşliğinde, leziz yemekler yedikten sonra da geceyi sonlandırmak için Ottoman Karaoke Bara gidiyoruz. Okan’ın samimi mekanında meyve kokteylleri ve sağlıklı dondurmasından tadıyoruz. Otele dönmeden önce de hemen karşıdaki Sandaletçi Ali Usta’ya selam vermek ve Elya’ya burayı göstermek istiyorum. Yaklaşık bir hafta önce Ali Usta’yı ziyaret ettiğimi ve onunla tanıştığımı söylüyorum ama Elya internetten yazıyı okumuş. Ali Ustayı gıyaben tanıyor.
Ben içeri girer girmez, Ali Usta ilgiyle selamlıyor, ondan önce kızı lafa girip, “Efe senin yazını okuduk, çok etkilendik, çok duygulandık, herkesle de paylaştık” diyor. Ardından Ali Usta elimi sıkıp, “oğlum vallaha sen beni çok duygulandırdın, nasıl teşekkür etsem bilemedim” diyor. Kızı “ağlaya ağlaya okudum vallaha” diye yineliyor.
Bir günüm yine iyisiyle kötüsüyle geçiyor…